Kabe Binasının Vaktiyle Güneş İnancı(Dini) İçin İnşa Edildiği Kabe’nin Duvarında Bulunan Hacerülesved Adındaki Siyah Volkanik Taş ile Tavaf Denilen Hareketin de Güneş Kültü’ne(Dinine) Ait Olduklarına Dair Açıklama:
Bu fotoda görüldüğü üzere Mekke’deki Kabe binası Haremi Şerif denilen büyük avlunun merkezinde bulunmakta ve bu avlunun 4 tarafıkemerlere süslenmiş bulunmaktadır.
Tıpkı Kabe gibi Teotihuakan sahasındaki güneşe ibadet bölgesi bu sahanın merkezinde olup kemerler yerine çok uzun ve geniş duvarlarla süslenmiştir.
İsmi hatırımda kalmayan Arapça bir eserde Kabe’nin zamanın çatısız ve penceresiz ve ancak bir kapıdan ibaret olarak inşa edilmiş olduğunu okumuş idim.
Gerek Meksika’daki Güneş mabedlerinin ve gerek Peru’daki benzerinin kutsal güneş ışıklarının bol girmesi amacıyla ile çatısız olarak yapılmış oldukları ve Kabe’nin aynı tarzda çatısız ve penceresiz olarak pek eski zamanlarda inşa edilmiş olduğu göz önüne getirilince Kabe’nin ilk olarak Güneş İnancı'na ait bulunmuş bir mabed olduğunda şüphe kalmamaktadır.
Bundan önceki sayfada,Peru’da bulunan(Tiahuanaco=Tiahuanako) Güneş mabedinin tek parça taştan yapılmış olup Güneş tanrısının kabartma resmini taşıyan kapısını ve gene Peru’da bulunan Pisac=pizak Güneş mabedini gösteren 2 kıta fotoğrafı ile Kabe binasının fotoğrafı karşılaştırılınca her üç mabed arasında yapılmış karşılaştırmalarda göze çarpan benzerlik Kabe’nin de pek eski zamanlarda Hicaz’da mevcut bulunmuş olan Güneş Kültü için inşa edilmiş olduğu hakkındaki fikir ve tahminimin yanlış olmadığını göstermektedir.
Bundan başka Kabe’nin duvarına İslamiyetten pek çok zaman önce konulmuş olan ve Müslümanların gözünde kutsal bir anlamı bulunan Hacerü’l Esved adındaki siyah ve volkanik taş dahi Güneş Kültü’ne ait bir iz teşkil etmekte ve bu kültte önemli bir anlam ifade etmektedir.
Bilindiği gibi Güneş Kültü’nde bütün ateşler güneşin ışık ve hareketini temsil ettikleri için saygı gösterilmekte ve özelikle yerin merkezinden gelip volkan ağızlarından fışkıran ateşler daha çok kutsal bulunmakta ve bundan dolayı volkanların yeryüzüne attığı siyah taşlar diğer cins taşlara göre piramit gibi güneş mabedlerinde kullanılmışlardır.Nitekim Teotihuakan Güneş ve Ay piramidlerinin cephelerinin hep bu türlü siyah ve volkanik taşlardan yapılmış olmaları da zamanın Yemen,Mısır,Suriye ve Mezopotamiya’da olduğu gibi Hicaz kıtasında da yapılmış olan Güneş Kültü zamanında Hacerü’l Esved’in Kabe duvarına konulmuş olduğunda şüphe bırakmamaktadır.
Hicaz’da zamanında Güneş Kültü’nün varlığını gösteren bir delil de Muhammed’in pek eski atalarından birinin(Abdüşşems)yani güneşin kulu adını taşımış olmasıdır.Yemen Arapları içinde de bazı meşhur kişilerin de da Abduşşems ismini taşımış olmaları da Hicaz gibi Yemen’de de Güneş Kültü’nün zamanında var olduğunu göstermektedir.
Teotihuakan piramidi yakınlarındaki büyük sahada Azteklerle diğer yerli kabilelere üye yüzlerce kız ve delikanlılar yeşil mısır dalları tutarak birbirinin ardısıra ağır adımlarla yürümekte ve güneşe saygı ve şükranlarını göstermek üzere kendi dillerinde ilahiler söyleyerek ayinin yapıldığı alanın etrafında tavaf etmekte idiler.
Bunu da gördükten sonra Kabe etrafında hacıların yaptıkları tavaf hareketi hiçbir anlam ifade etmediği halde burada yapılan tavafın sadece güneşe saygı ve şükranda bulunmak amacıyla yapılan anlamlı bir haraket olduğunu anlayarak hacıların ne amaçla yaptıklarından haberleri olmayan tavaf hareketinin de Müslümanlığa Güneş Kültü’nden girmiş olduğundan şüphem kalmadı.
Bu foto,bundan önceki fotoda ellerinde yeşil mısır dalları tutarak ayinin yapıldığı alanın etrafında ağır adımlarla tavaf eden yüzlerce Aztek gibi yerli kabilelerden genç kız ve delikanlılardan başka daha birçok yerlilerin adı geçen alanın etrafında tavaf etmekte olduklarını göstermekte ve bunun da hac zamanında Müslümanların Kabe etrafında yaptıkları tavaf yürüyüşünün aynı olması hayret ve dikkate değer bulunmaktadır.
Kabe Binasının Her sene Hac Zamnında Büyük Siyah Bir Kumaş ile Örtülmesi gibi Dünyanın Hiçbir Yerinde Görülmeyen Garipliğin Sebeb ve Hikmeti:
Mekke’de Arapların “Beytullah” yani “Allah’ın evi” adını verdikleri basit çamur ve taşla örülmüş 4 duvardan oluşan basit bir binanın baştan aşağı büyük bir kumaş ile örtülmesi,Türkiye,Mısır,Suriye,Irak ve Hindistan gibi muhteşem ve zarif mabed ve binaları olan memleketlerden hacca gelen Müslümanlara Beytullah denilen fakat gerçekte “Beytulfakir” demeye bile layık olmayan Kabe binasının basitliğini ve çıplaklığını gizlemek amacıyla zeki bir Arap tarafından düşünülmüş bir önlem olsa gerektir.Bir mabedin çatısından temeline kadar örtü ile örtülmesi gibi dünyada benzerine tesadüf edilmeyen bu garipliin başka türlü açıklamasına imkan yoktur görüşündeyim.
Müslümanlıkta Açık Bir Anlamı Olmayıp Güneş Kültü’nde Derin Bir Anlamı Olan(secde) Hareketinin Aslındaki Derin Anlamdan Türeyerek Müslümanlığa Girmiş Olduğuna Dair Açıklama:
Müslümanlar günde 5 vakit kıldıkları namazlarda yere kapanarak yapdıkları secde hareketin anlamından haberdar değillerdir.Müslümanların secdeyi saygı amacıyla Allahın ayaklarına kapanmak şeklinde yaptıklarını düşünmeye bile imkan yoktur.Çünkü Müslümanların tanıdıkları Allah el ve ayak ve vücud gibi organlara sahip değildir.
Halbuki şimdi aşağıda belirteceğim açıklama secdenin aslen Güneş Kültü’ne ait bir hareket olduğu ve bu kültteki derin anlamını yok ederek Müslüman dinine girmiş olduğu ortaya konacaktır.
Fransa’da Dijon Hukuk Fakültesi Profesörlerinden Louis Baudın’in 1928 senesinde Paris’te basılan “L’Empire Socialiste des İnka” adındaki eserinin 223’üncü sayfasında Peru yerlilerinin en eski siyasi, sosyal,dini vaziyet gibi konular hakkında bundan 4 asır önce kitap yazmış olan Garcilaso ve Las Casas gibi ünlü araçtırmacıların eserlerinden alıp derlediği önemli bilgiyi arz ediyorum:
zamanın Peru yerlilerinin yaptıkları bayramlar hakkında araştırmacılar pek çok bilgi ve açıklama vermektedirler.büyük ihtimal Haziran ayına doğru yapılan ve “Raymi” adıyla güneşe karşı yapılan büyük bayram 9 günden az sürmez idi.Bu bayrama katılmak üzere büyük memurlar imparatorluğun her cihetinden Cuzco=Kuzko şehrine gelirler idi.
Kendi kabilelerine özgü sarık ve alametleri başlarında taşıyan yerlilerin Puma derisi giymiş ve başları kuş tüyleriyle süslenmiş müzisyenlerin ve dansçıların etrafında dönmeleri, ya da elbisesi tamamen altın ve mücevheratla kaplı ve başında kuş tüylerle süslenmiş altın taç ve göğüsünde altın plak bulunan Hükümdarın önünde imparatorluk armalarını taşıyan hademeler ve yanında çeşitli renkli elbiseler giymiş savaşçıların eşliğinde altın sandalye içinde geçtiği sırada kendisinin şevkli ve coşkun seslerle selamlamaları çok güzel bir manzaradır.
Fakat bu seremoniler içinde insanda en fazla ilgi uyandıran, Raymi yani güneşi selamlamak merasimi idi:
Hükümdar,prensler ve halktan oluşmuş büyük bir heyet ayakları çıplak olarak şafak vaktinden önce Kuzko meydanlarından birinde toplanır ve dağların üzerinde güneşin ilk ışıkları görününce bu cemaat yere çöküp bu ışıkları öperler ve bu sırada İnka elindeki altın kabı yukarıya kaldırarak babası olan Güneşe içki takdim eder idi.
buradaki çevirinin son bölümünden anlaşıldığı üzere İspanyollar gelmeden önce Güneş Kültü ile alakalı olan Peru yerlilerinin başlarında Hükümdarları ve prensleri olduğu halde güneş doğmadan önce Kuzko şehrindeki meydanlardan birinde toplanarak güneşin ilk ışıkları yere değer değmez yere kapanıp bu ışıkları öpmeleri Müslümanlarca anlamı bilinmeyen secdenin çok derin anlamı olduğunu göstermekte ve secdenin de anlam ve hikmetini kaybetmiş olarak Müslümanlığa güneş kültü’nden girmiş olduğunda şüphe bırakmamaktadır.
Bu cümleden Müslümanların her gün beş vakit kıldıkları sabah,öğlen,ikindi,akşam ve yatsı namazlarının hep güneşe göre ayarlanmış olması da Müslüman dinine Güneş Kültü’nden birçok detayın girmiş olduğu hakkındaki kanaatimi onaylamaktadır.
Yüksek bir Yerden Seslenerek İbadete Çağırmak Yani Ezan Okumak Dahi İspanyollar Gelmeden Buralarda Var İmiş
Meksika ve Guatemala yerli kavimlerinin dil ve tarihleri hakkında bundan 80 sene önce önemli incelemelerde bulunmuş olan Brasseur de Bourbourg adındaki Fransız bilim adamının Quatre lettres sur le Mexuque adlı eserinin birçok sayfasında,Azteklerin Güneş’e ibadete gelmeleri için (Tsatsi Tepetl) yani (sesli tepeler) ve başka şekilde seslenilen,nida edilen manasına gelen tepe gibi yüksek yerlerden seslenildiği izah edilmekte olması üzerine Müslümanların da aynı şekilde müezzinler tarafından ibadete çağırılmaları arasında tam bir benzerlik olmasına dair ezan usulünün de Müslümanlığa Güneş Kültü’nden girmiş olduğuna şüphem kalmadı.Remi Simeon adındaki Fransızın 1885 senesinde Paris’te yayınladığı Dictionnare de la langue Nahuatl adındaki sözlüğün 660.sayfasında “Tzatzi Tepetl” sözünün “Tzatzitepetl,Tollan şehri civarında bir dağın ismidir.Bu tepede hazır bulunan genel bir müezzin Quetzalkoatl tapınağına karşı yapılacak ibadete şehir ve kasaba halkını davet eder idi” diye izah edilmekte olması da ezan okunarak ibadete çağırılma usulünün Müslümanlığa Güneş Kültü’nden girmiş olduğunda şüphe bırakmamaktadır.
Müslümanların namazdan önce abdest almaları İslamiyete aid bir usul olmayıp binlerce seneden beri Peru kıtasında Güneş Kültü ile ilişkili bulunan Peru yerlileri arasında mevcud bulunduğunu gösteren bilgi:
Meksiko’da her gün çıkan Excelsior adındaki İspanyolca gazetenin 11 Ağustos 1937 tarihli sayısında Peru kıtasının tarihi hakkında verilen çok uzun bilgi arasında:Peru’da var olup İnkalardan önceki zamanlardan başlayarak bugünkü Peru yerlilerinin de büyük bir kutsallık yüklemekte devam ettikleri (Titikaka) adındaki kutsal gölü hac amacıyla ziyarete gelen yerlilerin dini ziyaretlerine başlamadan evvel bu mübarek gölün suları ile dini bir tarzda abdest alma mecburiyetinde oldukları açıklanmaktadır ki abdest almak usulünün de Müslümanlığa Güneş Kültü’nden girmiş olduğunda şüphe bırakmamaktadır.
Meksika Yerlilerinin Zamanında Oruç Tuttukları Hakkında Açıklama
Eski Meksikalıların din hakkında burada incelediğim birçok eserde bundan 4 asır önce İspanyollar tarafından zorla Hıristiyan edilmiş olan yerli kavimlerin ve özellikle Azteklerin günahlarını af ettirmek,ihtiyaçlarını gerçekleştirilmesi veya sadece Güneş’e kulluk ve saygı amacıyla hiçbir şey yememek ve içmemek üzere 3 gün art arda süre ile oruç tuttuklarını öğrendikten sonra Müslümanların daha kolay şartlarla 30 gün süresinde tuttukları oruçların da diğer birçok konu gibi Müslümanlığa Güneş Kültü’nden girmiş olmasına kuvvetle ihtimal vermekteyim.
Meksika Yerli Kabilelerinden Bazılarının Ölülerini Yıkamakta Olduklarına Dair Bilgi
Meksika’da her gün çıkan Excelsior gazetesinin 31 Ekim 1937 tarihli sayısında Meksika’daki yerli halkın ölülerini nasıl gömdükleri hakkında yayınlanan ilmi bir makalede Yukatan’ın İspanyol baskı ve etkisinden uzak kalabilmiş olan uzak havalisindeki mayaların eski zamanlarındaki ataları gibi bugün dahi ölülerini yıkamakta oldukları hakkındaki bilgi öğrenildikten sonra ölüleri yıkamak adetinin de Yahudiliğe ve Müslümanlığa dünyanın en eski ve ilk dini olan yüksek Güneş Kültü’nden girmiş olduğunda şüphem kalmadı.
Alıntıdır : Din Bu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder